22 Temmuz 2010 Perşembe

Adı : İlham

Çok eskiden, ilk çıktığı zamanlarda okuduğum bir kitaptı Adı: Aylin. Çok  etkilendiğimi hatırlıyorum.. Herhalde ortaokulda falandım, tam liseye geçiş dönemindeydim. Liseye geçiş demek mesleğini seçmek demekti; çünkü alan tercihini ona göre yapacaksın, seçmeli derslerine karar vereceksin vs.

Nedendir bilinmez, ben kendimi bildim bileli hep tıp isterdim. Ortaokulda "Çocuk Doktoru olacağım" diye tuttururdum, lisede Psikiyatriye kaymaya başladım. Lise sonda, yani sınava gireceğim sene babaannem çok sancılı bir hastalık geçirdi, aylarca hastanede yattı ve maalesef vefat etti. Bu süre içerisinde biz çocuklar, hastane ortamına çok fazla dahil olmadık; fakat birkaç sefer gitmemiz benim hastanelerden soğumam için kafi geldi. Üniversite tercihi sırasında da babamın işyerini düşünerek İşletme Bölümünü seçtim. Sonuçta bir işe yaramadı ama okuduk bitti işte..

Adı: Aylin bu kadar zaman sonra birçok yerde karşıma çıkmaya başladı. Arkadaşlarla sohbetlerde, Karakız ile yazışmalarda, kitapçılarda.. Ben de düşündüm, bu kitabı tekrar okuma vaktinin geldiğine karar verdim. İyiki de okumuşum, öyle güzelmiş ki.. Aylin bu dünyaya gelen ender insanlardan, eğitimli, hırslı, çok çalışkan, gözükara, zevkli, kültürlü, neşeli, çok zeki, güzel ve daha nice şey. Köklü bir ailenin başına buyruk, aklına koyduğunu yapan kızı. 26 yaşında tıp okumaya başlayabilecek kadar çılgın; fakat Psikiyatri dalını seçip kendini Amerika'nın 1 numaralı doktoru yapacak kadar kararlı, çalışkan. Tek kelimeyle muhteşem bir insan. Derken orduya katılmalar, eğitimler, araştırmalar, boşanmalar. Ve o sırada gelen sır ölüm...

Okurken çok duygulandım (gerçekten ağladım), çok heyecanlandım, onunla mutlu oldum ama bir o kadar da kızdım, inatçılığına üzüldüm... Keşke sonu böyle olmasaydı...

Sonra aklıma geldi, benim lisede Psikiyatriyi istememin sebebi Aylin miydi acaba?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder