İşte bu benim güzeller güzeli kızım, minik köpeğim Kukiş'im..
Kendisi 7 yaşında bir Coton de Tulear (Tulear'nın Pamuğu). 4 aylıkken bizim olmuştu, şöyle ki; Cafe Ankimizin aşçısının kızına bir yakını hediye etmiş bu küçücük köpeği; ancak onlar bakamayacaklarına karar vermişler ve sokağa bırakmak üzerelermiş. Bunun üzerine, Cafe Anki'nin tek köpeksiz sahibi olan anneciğim dayanamamış ve bizim olması için işlemlere başlamış; veterinere gitmiş, kontrollerini, aşılarını yaptırmış, gayet sağlıklı demişler. Biz hiçbirşeyden habersiz Kukiş'i severken ve gidecek gözüyle bakarken, tersine bizim olduğunu öğrendiğimizde çok sevinmiştik.
Kardeşim de, ben de daha önce köpeklerle haşır neşir değildik. Kukiş'le evde ilk yalnız kalışımda (geldiğinin 2.-3. günüydü, otorite kurmaya çabalıyorduk) koltukların üzerinden indirmeye çalışırken ve başarılı olamazken "Allah'ım bu hayvanla 10-15 yıl nasıl yaşayacağız" diye düşünmüştüm.. Ama geldi geçti işte koskoca 7 yıl...
7 yıl boyunca çok çilemizi çekti, taşınmamız ve evin tadilatı yüzünden 1 yıldan uzun süre veterinerde kaldı; ama her zaman hepimizin Biriciği oldu. Bu 7 yıl içerisinde yalnızca aşırı korumacılığına bir çare bulamadık. Eve gelen hatta evin önünden geçen herkese havlaması, ısırma çabaları, onları ısırmaya çalışırken bizi ısırması bizi çok çok üzüyor.
National Geographic'te bir program var; Köpeklere Fısıldayan Adam. Cesar özellikle saldırgan ve sorumlu köpeklerle ilgilenip çok basit taktiklerle sorunların çözülmesini sağlıyor. Birkaç programdır davranış bozuklukları üzerinde duruyor ve 2 tür davranış bozuklukluğu olduğunu söylüyor: Saldırgan ve Korumacı-Bölgesel. 2. tür bozukluk daha çok köpeğin sahibinden kaynaklanıyor, yani köpek evde bir otorite eksikliği hissettiğinde veya aile köpeğin saldırmasından endişe ettiğinde, farkında olmadan yaydığı enerjiyle köpeğin korumasına ihtiyacı olduğunu yansıtıyor. Tabiki köpek de bu durumda "evimi ve ailemi korumalıyım" mantığıyla havlıyor, saldırıyor.
Bundan birkaç yıl önce Tarkan'a götürmüştük Kukiş'i. Kapıdan içeri girince tasmasını açmamızı istemişti. Etraf köpek ve insan kaynıyor ama... İlginç bir şekilde Kuki onlarla oynamaya, koklaşmaya başladı. Hatta Tarkan çok direkt bir şekilde "Kuki'nin eğitilecek bir tarafı yok, sizin eğitime ihtiyacınız var" demişti. Ve hatta, Kuki tasması açık dolaşırken içeriye iki müşteri girmişti, Kuki onları da kokladı, döndü arkasını gitti. Ne zaman ki biz tasmasını taktık artık eve dönmek için, aynı iki müşterinin yanından geçerken havlamaya başladı.
Bu şuna çok güzel bir örnek, köpek yetiştirmek çok büyük sorumluluk gerektiren bir konu; ancak dolaştırırken, başkalarının yanında onu mu ısırır, buna mı birşey yapar diye tedirgin olmayacaksın.. "Köpek bu kardeşim, ısırır da, havlar da.. Korkuyorsan yanına yaklaşma" tavrında olacaksın.. Niye "bir şey yapmaz" tutumundaki insanların köpekleri gerçekten bir şey yapmaz? Çünkü adam sakiinn, umursamaaazz, oooh kebap!!
Biz böyle olamıyoruz; ama, ilk günden beri.. Hem dışarıya hem Kuki'ye karşı davranışlarımız dengesiz. Mesela şu an evdeki herkes Kuki'ye farklı bir mesaj veriyor, bir yandan otorite altında ezilip, bir yandan baştacı oluyor ve tabiki kafası karışıyor. İşte bu duruma son vermek istiyoruz, fakat nasıl yapılacağını bilmiyoruz, çok mu geç kaldık onu da... :(
Kendisi 7 yaşında bir Coton de Tulear (Tulear'nın Pamuğu). 4 aylıkken bizim olmuştu, şöyle ki; Cafe Ankimizin aşçısının kızına bir yakını hediye etmiş bu küçücük köpeği; ancak onlar bakamayacaklarına karar vermişler ve sokağa bırakmak üzerelermiş. Bunun üzerine, Cafe Anki'nin tek köpeksiz sahibi olan anneciğim dayanamamış ve bizim olması için işlemlere başlamış; veterinere gitmiş, kontrollerini, aşılarını yaptırmış, gayet sağlıklı demişler. Biz hiçbirşeyden habersiz Kukiş'i severken ve gidecek gözüyle bakarken, tersine bizim olduğunu öğrendiğimizde çok sevinmiştik.
Kardeşim de, ben de daha önce köpeklerle haşır neşir değildik. Kukiş'le evde ilk yalnız kalışımda (geldiğinin 2.-3. günüydü, otorite kurmaya çabalıyorduk) koltukların üzerinden indirmeye çalışırken ve başarılı olamazken "Allah'ım bu hayvanla 10-15 yıl nasıl yaşayacağız" diye düşünmüştüm.. Ama geldi geçti işte koskoca 7 yıl...
7 yıl boyunca çok çilemizi çekti, taşınmamız ve evin tadilatı yüzünden 1 yıldan uzun süre veterinerde kaldı; ama her zaman hepimizin Biriciği oldu. Bu 7 yıl içerisinde yalnızca aşırı korumacılığına bir çare bulamadık. Eve gelen hatta evin önünden geçen herkese havlaması, ısırma çabaları, onları ısırmaya çalışırken bizi ısırması bizi çok çok üzüyor.
National Geographic'te bir program var; Köpeklere Fısıldayan Adam. Cesar özellikle saldırgan ve sorumlu köpeklerle ilgilenip çok basit taktiklerle sorunların çözülmesini sağlıyor. Birkaç programdır davranış bozuklukları üzerinde duruyor ve 2 tür davranış bozuklukluğu olduğunu söylüyor: Saldırgan ve Korumacı-Bölgesel. 2. tür bozukluk daha çok köpeğin sahibinden kaynaklanıyor, yani köpek evde bir otorite eksikliği hissettiğinde veya aile köpeğin saldırmasından endişe ettiğinde, farkında olmadan yaydığı enerjiyle köpeğin korumasına ihtiyacı olduğunu yansıtıyor. Tabiki köpek de bu durumda "evimi ve ailemi korumalıyım" mantığıyla havlıyor, saldırıyor.
Bundan birkaç yıl önce Tarkan'a götürmüştük Kukiş'i. Kapıdan içeri girince tasmasını açmamızı istemişti. Etraf köpek ve insan kaynıyor ama... İlginç bir şekilde Kuki onlarla oynamaya, koklaşmaya başladı. Hatta Tarkan çok direkt bir şekilde "Kuki'nin eğitilecek bir tarafı yok, sizin eğitime ihtiyacınız var" demişti. Ve hatta, Kuki tasması açık dolaşırken içeriye iki müşteri girmişti, Kuki onları da kokladı, döndü arkasını gitti. Ne zaman ki biz tasmasını taktık artık eve dönmek için, aynı iki müşterinin yanından geçerken havlamaya başladı.
Bu şuna çok güzel bir örnek, köpek yetiştirmek çok büyük sorumluluk gerektiren bir konu; ancak dolaştırırken, başkalarının yanında onu mu ısırır, buna mı birşey yapar diye tedirgin olmayacaksın.. "Köpek bu kardeşim, ısırır da, havlar da.. Korkuyorsan yanına yaklaşma" tavrında olacaksın.. Niye "bir şey yapmaz" tutumundaki insanların köpekleri gerçekten bir şey yapmaz? Çünkü adam sakiinn, umursamaaazz, oooh kebap!!
Biz böyle olamıyoruz; ama, ilk günden beri.. Hem dışarıya hem Kuki'ye karşı davranışlarımız dengesiz. Mesela şu an evdeki herkes Kuki'ye farklı bir mesaj veriyor, bir yandan otorite altında ezilip, bir yandan baştacı oluyor ve tabiki kafası karışıyor. İşte bu duruma son vermek istiyoruz, fakat nasıl yapılacağını bilmiyoruz, çok mu geç kaldık onu da... :(
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder