20 Temmuz 2010 Salı

Yeniden Doğdum

Nasıl bir haftasonuydu anlatamamm.. 2 gün içerisinde o kadar çok farklı duyguyu ardı ardına yaşadım ki, kendimi yepyeni hissediyorum.


Cumartesi günü çok özel bir gündü, çünkü sevgili dharma'cığım henüz almış olduğu Yoga Eğitmenlik Sertifikası kapsamında ilk yoga dersini verdi!! Ben daha önce hep televizyon karşısında yoga yapıyordum, ilk kez bir eğitmen eşliğinde yoga yaptım ve ne kadar farklı olduğunu gördüm. En temel fark şu, evde siz kendi kendinize de gayet yeterli şekilde yapabilirsiniz, esneyebilirsiniz; ancak sınırlarınızı zorlayamıyorsunuz. Çünkü ister istemez vücut "ben en fazla bu kadar yapabiliyorum, uğraştırma beni" diyor.. Oysa yanınızda bir eğitmen olunca ve sizi yönlendirince imkansız sandığınız noktalara hiç zorlanmadan ulaşabiliyorsunuz. Örneğin savaşçı duruşunda geriye eğildiğimiz bir pozisyon vardı, sevgili dharma'cığım yapabildiğimin 2 katı eğilmemi sağladı. Çok çok çok güzel bir duyguydu... Ayrıca çok istediğim, estetik bulduğum; ancak yapamadığım köprü duruşunu da yaptırdı bana. Tabi ben yandaki bayan arkadaş kadar başarılı değilim henüz..

Dersin yoğun programı bitttikten sonra uzandık, kuş cıvıltıları ve şırıldayan dereler eşliğinde siz deyin 5 dakika, ben diyeyim 45 dakika yattık, içimize döndük, vücudumuzu dinlendirdik. Ve ben o süre içerinizde vücudumdan çıktım, o derelerin aktığı yere gittim, çimlerin üzerine uzandım, çimenle karışık kır çiçeği kokuları geldi burnuma.. Başkası söylese inanmayacağım, muhteşem bir deneyimdi.. Şu tatile gidelim gelelim mutlaka yazılacağım..
Evet tatile gidiyoruuuuummm
Cumartesi günü böyle uyuşmuş bir halde dolaştım durdum, öyle ki, kuaföre yolunmaya gittiğimde hissetmedim bile.. Tamam normal zamanlarda da ciyak ciyak bağırmam, ama nefesimi tutarım, gerilirim yani. Cumartesi nasıl rahat, nasıl güzeldi anlatamam... Narkozluymuş gibi yattım, kulaklarımda cıvıltılar, zaten her yerim tutulmuş... Bundan sonra her yolunma öncesi yoga yapılacak!!!



Şaka bir yana, gerçekten kendime gelmem epey uzun sürdü. TV8'de Yoga TV'yi takip ederken oradaki eğitmen, Kris McIntyre, çok yoğun geçen derslerden sonra içi kaplayan bir huzurdan ve yoganın bu huzur sebebiyle bağımlılık yarattığından bahsederdi. Sanıyorum benim de hissettiğim o huzurdu... Muhteşemm..

Bu güzel cumartesinin üstüne bir de çok güzel bir pazar geçirdim. Ofisimizde bir arkadaşımız evleniyor, biz de bu pazar günü gelin hamamı & kahvaltı düzenledik. Pazar sabahı 7'de kalktım, giyindim (akşamdan çantamı hazırlamıştım) ve 8'de çıktım evden. Ulus'taki Şengül Hamamı'na doğru yola çıktım. Bu hamama ilk gidişimdi, bu yüzden heyecan da vardı.
Soyunup dökünüp girdik hamama peştemallarımızla, içerisi deli gibi sıcak ve buhar tabi. Sularımızı dökündüük, tefimizi, darbukamızı çaldık, oynadııııkk, müthiş eğlendik. Sıra kese faslına geldi, teker teker kurbanlık koyun gibi yattık göbek taşına, icabımıza bakıldı :)) Kesenin üzerine bir de köpük masajı, ooooh keyif.. Cumartesi günkü yoganın üzerine bir iyi geldi, tüm kaslarım yayıldı, yeniden doğdum.. Hamamda bir de kahve masajı vardı, ben yaptırmadım ama o kadar güzel kokuyordu ki.. Bildiğimiz Türk Kahvesini alıyor teyzem, bir paketini tüm vücuda sürüyor. Kahve doğal peeling imiş. Evde konuşurken annem anlattı, eskiden köylerde falan herkes sürermiş yüzüne. Kahve üzerinizde kuruyunca da yıkıyorsunuz, bu kadar. Ama yaptırdıktan sonra cilt bir parlıyor, bir parlıyor, anlatamam.

Hamamda biraz daha güldük oynadık ve Kale'nin içindeki Zenger Paşa Konağı'na doğru yola çıktık. Biz gider gitmez masamız ballarla, reçellerle, kaymaklarla bir donatıldı ki sormayın.. Simitler, bazlamalar, gözlemeler de cabası. Yedik yedik yedik, üstüne Türk Kahvemizi içtik, falımıza da baktırdık ve evlere dağıldık. Ben de koşa koşa Sevgilimin kollarına gittim, sarıldık kocaman. Biraz dolaşmak için Tunalıya indik, yürüdük, Kıtır'da biralarımızı içtik, Sevgilim kokoreç yedi ve evlerimize döndük..

Çok yoğun, çok eğlenceli, çok farklı bir haftasonu oldu. İyi ki de oldu...
Sevgiler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder