Bloguma girebilmemin sebebi ofisimizin internet ayarlarıymış. Cumartesi akşamı evden bağlanmak istediğimde, bembeyaz sayfa üzerine kırmızı harflerle yazılı "Bu siteye erişim mahkeme kararıyla durdurulmuştur" yazısını görmek çok moral bozucu oluyormuş..
Haftasonumuz keyifli geçti. Cumartesi günü canım arkadaşım geldi ev oturmasına, ben de kekler börekler yaptım ona. Uzun uzun oturduk, güldük, düğün fotoğraflarımıza baktık, güzel vakit geçirdik. Akşam Sevgilimle sinemaya gitmeyi planlıyorduk; ama ikimizde de nasıl yorgunluk ve bitkinlik vardı.. Sonuç evde kaldık, üstüne bir de pizza söyledik. Yeri gelmişken söylemeden geçemeyeceğim, Pizza Hut çok bozmuş kalitesini. Bir kere doğru düzgün malzeme yok, sırf hamur, üstelik soğuk geldi. Çok acıkmış olduğumuz için hapur hupur daldık; ama hem zevk almadık, hem de midemize oturdu :)
Madem sinemaya gidemedik, evde film izleyelim dedik ve bana kalırsa çok anlamsız bir film olan The Hangover (Felekten Bir Gece) izlemeye başladık. İçlerinden birinin bekarlığa veda gecesi için dört arkadaş Las Vegas'a gidiyorlar. İçlerinden en zeki olanı içkilerine ilaç atıyor; ama satıcının kendilerine yanlış ilaç verdiğini ertesi gün darmadağın odada, darmadağın bir halde uyandıklarında anlıyorlar, üstelik damat kayıp!! Evde çok sıkıldığınızda zaman geçirmek için izleyebileceğiniz 1,5 saatlik geyik bir film. Sanıyorum erkekler daha çok keyif alıyorlar, mesela biz izlerken Sevgilim; filmden çok benim suratımdaki anlamsız ifadeye bakıp bakıp gülüyordu.
Pazar günü geç kalktık, birşeyler atıştırdık, CEPA’ya gitmeye karar verdik. Alışveriş konusunda tuhaf davranışları olan bir insanım; ama kendim için yaptığım alışverişlerde. Evim için birşey almam gerekiyorsa genelde başka şeyden kısar, gider o şeyi alırım; ama kıyafet alışverişleri vs çok geriyor beni. Uzun zamandır ayakkabı ihtiyacım var; fakat bir türlü bütçe ayırıp gidip alamıyorum. Almaya çıktığımda ya beğenmiyorum ya da kışın ortasında yazlık ayakkabılar çeliyor aklımı. Onu almak da gereksiz geldiğinden ellerim bomboş çıkıyorum. Pazar günü de aynen öyle oldu. Sevgilim alalım dedikçe herşeye bir kusur buldum; “onun önü kötü, bunun topuğu kötü, bu yazlık, şu güzelmiş ama artık bahar geldi daha ne kadar giyilir ki..” vs vs. Sonuç?? Tabiki ellerimiz bomboş çıktık. Birşey almamak o anda tasarrufmuş gibi geliyor; fakat ihtiyaçlar biriktikçe ve son ana kadar bekledikçe, karşılaması daha zor oluyor. Piyango çıkarsa kendime 100 tane ayakkabı alacağım, evet tam 100 TANE! :D
6 civarı evciğimize döndük, yemekler, banyolar, çamaşırlar derken haftasonu bitti. Birbirimize kooocaman sarılıp yattık uyuduk…
Haftasonumuz keyifli geçti. Cumartesi günü canım arkadaşım geldi ev oturmasına, ben de kekler börekler yaptım ona. Uzun uzun oturduk, güldük, düğün fotoğraflarımıza baktık, güzel vakit geçirdik. Akşam Sevgilimle sinemaya gitmeyi planlıyorduk; ama ikimizde de nasıl yorgunluk ve bitkinlik vardı.. Sonuç evde kaldık, üstüne bir de pizza söyledik. Yeri gelmişken söylemeden geçemeyeceğim, Pizza Hut çok bozmuş kalitesini. Bir kere doğru düzgün malzeme yok, sırf hamur, üstelik soğuk geldi. Çok acıkmış olduğumuz için hapur hupur daldık; ama hem zevk almadık, hem de midemize oturdu :)
Madem sinemaya gidemedik, evde film izleyelim dedik ve bana kalırsa çok anlamsız bir film olan The Hangover (Felekten Bir Gece) izlemeye başladık. İçlerinden birinin bekarlığa veda gecesi için dört arkadaş Las Vegas'a gidiyorlar. İçlerinden en zeki olanı içkilerine ilaç atıyor; ama satıcının kendilerine yanlış ilaç verdiğini ertesi gün darmadağın odada, darmadağın bir halde uyandıklarında anlıyorlar, üstelik damat kayıp!! Evde çok sıkıldığınızda zaman geçirmek için izleyebileceğiniz 1,5 saatlik geyik bir film. Sanıyorum erkekler daha çok keyif alıyorlar, mesela biz izlerken Sevgilim; filmden çok benim suratımdaki anlamsız ifadeye bakıp bakıp gülüyordu.
Pazar günü geç kalktık, birşeyler atıştırdık, CEPA’ya gitmeye karar verdik. Alışveriş konusunda tuhaf davranışları olan bir insanım; ama kendim için yaptığım alışverişlerde. Evim için birşey almam gerekiyorsa genelde başka şeyden kısar, gider o şeyi alırım; ama kıyafet alışverişleri vs çok geriyor beni. Uzun zamandır ayakkabı ihtiyacım var; fakat bir türlü bütçe ayırıp gidip alamıyorum. Almaya çıktığımda ya beğenmiyorum ya da kışın ortasında yazlık ayakkabılar çeliyor aklımı. Onu almak da gereksiz geldiğinden ellerim bomboş çıkıyorum. Pazar günü de aynen öyle oldu. Sevgilim alalım dedikçe herşeye bir kusur buldum; “onun önü kötü, bunun topuğu kötü, bu yazlık, şu güzelmiş ama artık bahar geldi daha ne kadar giyilir ki..” vs vs. Sonuç?? Tabiki ellerimiz bomboş çıktık. Birşey almamak o anda tasarrufmuş gibi geliyor; fakat ihtiyaçlar biriktikçe ve son ana kadar bekledikçe, karşılaması daha zor oluyor. Piyango çıkarsa kendime 100 tane ayakkabı alacağım, evet tam 100 TANE! :D
6 civarı evciğimize döndük, yemekler, banyolar, çamaşırlar derken haftasonu bitti. Birbirimize kooocaman sarılıp yattık uyuduk…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder