9 Kasım 2010 Salı

Dönüş

Eveeet, eğlenceli haftasonumuzun ve pazartesi günkü iznimin ardından bugün işbaşı yapmış bulunuyorum.

Ofis olarak çeşitli aktiviteler yapmak çok güzel, insanların birbirini daha iyi tanıması güzel. Cuma akşamı saat 5 gibi çıktık ofisten havaalanı yollarına dizildik. Uçak zaten bizim ofisle doluydu, yanyana oturduk hepimiz. Antalya'ya inip otele ulaştığımızda saat 9'a geliyordu. Tabiki hemen açık büfeye daldık. Yeme içme faslının ardından Cumartesi günü yapılacak turnuvaların çekilişi için amfi tiyatroda toplandık. Şansımıza grubumuzdaki her iki takım da Almanya'dan çıktı - ilk maçı Duesseldorf, ikincisini Hamburg ile yaptık. Cuma gecesi içme seanslarıyla devam etti. En güzeli de gece 12'deki çorba seansıydı :)

Cuma gecesi geç yatmış olmamıza rağmen Cumartesi sabahı erken kalktık, saat 8'de kahvaltıya indik. İlk maçımız için formalarımızı giydik ve sahaya gittik. Duesseldorf'u 2-1 yendik, Hamburg'a ise 2-0 yenildik. Ben maçlarda pek fazla oynayamadım maalesef. Antrenmanlarda attığım güzel servisler burada fileyi bile geçemeyince moralim bozuldu. Kazandırdığım birkaç sayı var tabiki de, ben daha aktif olmayı isterdim. Hamburg maçında ise maçın daha ilk dakikasında tırnağım kırılmaz mı?? Tırnaklarım uzun değildi; ama topa ters vurdum herhalde. Tabi hemen çıktım, yarabandı aramaya başladım. O sırada da oyun aktı gitti. Yine de o formayı giymek, takıma katılmak bile çok güzeldi :)

Gruptan çıkma şansımızın kalmadığını görünce (Duesseldorf Hamburg'u yendi bu arada) öğle yemeğine, oradan da deniz kenarına geçtik. Güneş ışıklarının ısınmamıza yetmediğini farkeder farketmez odalarımıza çıktık, akşam için hazırlanmaya başladık. Bu arada benim makyaj çantamı evde unutmuş olmam ve bunu havaalanı yolunda farketmem gerçekten üzücüydü. Neyseki bütün kızlar aynı katta kalıyorduk.

Cumartesi gecesi ödül töreni ve ardından Beach Party vardı. Gece yarılarına kadar dans ettik, içtik, güldük, çok ama çok eğlendik. Gerçekten çok keyifli bir gün oldu. Pazar günü serbest zamandı. Biz de "Ankara'nın denize hasret gençliği" olarak kahvaltı sonrası tüm günümüzü plajda geçirdik. Epey de yandık bu arada!!

Akşam 20:45 uçağıyla Ankara'ya hareket ettiğimizde 2 günlüğüne gelmiş gibi değil, 1 haftadır buradaymışız gibi hissediyordum. Pazartesi günü izin almış olmam, 10'a kadar uyuyup keyiflli keyifli banyo yapmam, öğleden sonra gelecek misafirlerim için alışverişe çıkmam ve anneciğimle kısır yapmamız, minik prensesimiz evimizde küçük küçük adımlar atması o günü unutulmaz kılmaya yeterdi.

Bir de -bütün gün keyif çatmaktan yemek yapamadığım için- akşam ilk kez çorba yaptım. Tarhana çorbası yapmak üzere işe başladım ama evde tarhana olmadığını anlayınca kıymalı şehriye çorbasına döndü olay. Bence lezzetli de oldu, hele limon sıkınca çok güzel oldu, tam hastalık çorbası :)

Bu arada düğün siteleriyle bağlarımı hala koparamadım, şu sitede de çok sevimli bir evlilik teklifi gördüm - Ruffled

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder