7 Haziran 2013 Cuma

#direntürkiye

10 gündür değişik bir dönemden geçiyoruz. Sonucu ne olur bilinmez; ama tarihe tanıklık ediyoruz. Bu rüzgarın lehimize sonuçlanmasını; kendi geleceğimiz, çocuklarımızın geleceği, tutuklu gazeteciler, faili meçhul cinayetler, haksızlığa uğradığını düşünenler, hayatını gönlünce - kendi tercihleri doğrultusunda özgürce yaşayamadığını düşünenler, parkta sevgilinin omzuna yasladığı başının saçlarını okşamayı sevenler, akşamları birer keyif birası içenler için huzur dolu günleri getirmesini ümit ediyorum.

Geçen hafta sonu biz de Güvenpark'taydık. Üzerinden neredeyse bir hafta geçti; ama herşey o kadar canlı ki zihnimde. Güvenpark'ın neredeyse bütününü saran kusmuk kokusu, dört bir yandan atılan gaz bombaları, polisin bizi kıstırmak için sağdan sola, soldan sağa yer değiştirmesi, her şeye rağmen insanların coşkusu, umutla parlayan gözleri. Biz yalnızca gaz bombası yedik bolca, tazyikli su ile savrulma şerefine erişemedik. Şiddetin azı çoğu yok bana sorarsanız, bir kıvılcıma bağlı başlangıcı ve hepsinin tohumu nefret. Ama burada yaşanan neyin nefreti, kime karşı?

Güzel olan o tarafta şiddet arttıkça bu tarafta dayanışmanın ve kardeşliğin artması. Başka zaman olsa birbirine pek de ılımlı yaklaşmayacak gruplar ortak bir gaye için el ele veriyor. Gezi Parkı direnişi elbet bir gün sona erecek, dilerim o günden sonra da bizler gerek sporda, gerek siyasette bu kardeşliği yaşatmayı başarabiliriz.

Tüm bunların dışında, bugün benim doğum günüm. Adettendir ya, her sene bir bilanço çıkarılır. 7 Haziran 2012 ile 7 Haziran 2013 tarihleri arasında çok şey değişti benim açımdan. En önemlileri iş hayatımdaki değişikliklerdi. Çalıştığım şirkette çok daha aktif rol oynamaya başladım. Çok şey öğrendim, bunda patronlarımın katkısı çok büyük. Öyle müthiş insanlarla çalışıyorum ki, bilgileri, görgüleri, zarafetleri karşısında her gün hayrete düşüyorum, kalbimin taşmasına, gözlerimin dolmasına engel olamıyorum. Abarttığımı düşünebilirsiniz, bense sadece çok şanslı olduğumu düşünüyorum.

Bu işe başlarken istediğim tek şey öğrenmekti. 7 Haziran 2012'deki "Birço" ile aramda çok fark var bugün. Yine de hala eksiğim, hala cahil. Umarım 7 Haziran 2014'te bugünkü halimden çok daha ileride olduğumu yazabilirim.

Kendime karşı acımasızmışım. Sanırım bu özelliğimi pek kolay terk edemeyeceğim. Doğrusunu yanlışını bilmem, ben kalbimle yaşıyorum. Etrafımda insanların ad-soyadlarını söyler gibi yalan söylediklerine şahit oluyorum. Hem de öyle basit şeyler için ki.. Bu durum alışkanlığı gösteriyor, yadırgamamayı ve beni çok korkutuyor açıkçası.

Güvenebildiğiniz birisi var mı etrafınızda? Tek, TEK bir kişi... Sanırım benim güvenebildiğim tek varlık şu anda da kollarımın arasında olan bilgisayarım. Çok komik ama geçtiğimiz bir yıl boyunca hüznümü de, sevincimi de en yoğun onunla yaşadım ve işte yine bu yüzden, bu gece, bu saatte onunla duyurmak istedim sesimi. Evet çok zavallı bir durumdayım, farkındayım, bu durumun nedenlerini de bilahare konuşuruz; fakat birlikteliğimiz artarak devam edecek gibi görünüyor.

Neyse, diyeceğim şu ki; çevrenizde güvenebileceğiniz TEK BİR kişi dahi varsa çok şanslısınız demektir. BİR kişi olsun gözlerinizin içine bakarak "iyi ki varsın" diyorsa çok şanslısınız demektir. Hele bu iki kişi tek bir "bünyede" toplanmışsa sırtınız yere gelmez demektir.

Sizlere coşkudan kalbinizin taşacağı, mutluluktan gözlerinizin dolacağı, vücudunuzun sevgi ve heyecandan sımsıcak olacağı, gazsız, güneşli günler dilerim.

O günlere az kaldı #direnturkiye!!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder