28 Nisan 2012 Cumartesi

Sanal Dünya


Facebook Türkiye'de yaygınlaşalı 4 belki 5 sene oldu sanırım. Kolay adapte olundu, insanlar vakitlerinin %60'ını face'de geçirdikleri için davetler hemen onaylanıyor, arkadaş listeniz bir anda 100lere çıkıyordu. Face eğlenceliydi de, oyunlar vs vs.

Ne zaman ki twitter çıktı, ben bu işin ucunu kopardım. Twitter'a zaten çok yeni üye oldum, 1 sene olmadı sanırım, ama hiçbir keyif alamıyorum. Amacının ne olduğunu da henüz çözemedim, yani amaç ünlüleri takip etmekse bir süre sonra sıkılıyorum. Tamam TT'lere yorum yazıyorsun bilmem ne; ama bende "bir twittera gireyim de neler olmuş bitmiş takip edelim bakalım" şeklinde merak uyandırmıyor.
Daha twitter'ı öğrenemezken bir de LinkedIn çıktı başımıza. Tamam burada da birilerini ekliyorsun ediyorsun da ne oluyor yani? Dün açtım LinkedIn hesabımı, bağlantı sayım geliştikçe amacını da anlayacağımı umuyorum. Tamam iş ilanları çıkıyor, eleman arayanlar sana ulaşıyor ama iş aramıyorsan da bir faydası yok gibi sanki.

Diyeceksiniz ki "madem anlamsız geliyor üye olma böyle yerlere", fakat olmaaaz.. Biz genciz, daha şimdiden ipin  ucunu bırakırsak 3-5 sene sonra "evladım şuraya basarsam patlar mı" seviyesine gelmemizden korkuyorum. Onun için daha fazla araştırma, daha fazla uğraş gerekli.

Sevgilerimle,

2 yorum:

  1. Twitter'ı bir yönü ile çok seviyorum; hayvanseverler arasında büyük bir dayanışma ortamı. Kolaylıkla organize olabiliyor, sorunları dile getirip destek alabiliyorsunuz. Pek çok gerçek hayvanseveri twitter'da tanıdım.

    YanıtlaSil
  2. Haklısınız, asıl mesele bu bağlantıları kurabilmekte sanırım

    YanıtlaSil