Geçtiğimiz 2-3 gün rahat, keyifli, dinlendirici günlerdi ve onlar sayesinde güzel bir haftasonu geçirdik. Cuma akşamı yine tüm bezginliğimle çıktım işyerimden ve eve girer girmez şöminemizi yaktık, haftasonuna sıcacık başlayalım dedik. Yemeklerimizi yedik, dvdmizi koyduk Leon'u izledik. Bu filmi kimbilir kaçıncı izleyişim... İlk sefer Parliament Sinema Kulübü gösterdiğinde izlemiştim; ilkoulun sonlarında veya orta okulun başlarındaydım. Yani uzuunn zaman önceydi :) Yine çok duygulandık, çok sevdik filmi...
Cumartesi günü ben ofisten arkadaşlarımla buluşacaktım. 2 aydır altın günü yapmaya başladık 5 kişi. Her ay birisinin evinde toplanıyoruz, çörekler, börekler yiyoruz çok ihtiyacımız varmış gibi :)) İş dışında güzel bir ortam oluyor işte. Bu Cumartesi de buluştuk, yedik içtik, akşam 5:30 gibi evlere dağıldık. Ben eve döner dönmez Sevgilimle tekrar çıktık dışarıya, Ankamall Electroworld'den ses sistemimizin küçük hoperlörleri için ayak almaya gittik. Ankamall'da kalmamış, kalktık Gordion'a gittik. Ayaklarımızı aldık, mamalarımızı yedik, saat 22:30'da evdeydik.
Cumartesi akşamı Tom Hanks'in Road to Perdition filmini izledik. Filmin konusu güzel, senaryosu yetersiz, sonu duygusaldı. Filmin içerisinde sonunu belli eden çok nokta vardı ve bana kalırsa o hatalar, o işi yapan birisinin yapmaması gereken hatalardı. Yani sanki sırf sonunu bağlamak için bazı şeylerin saçma kalmasına izin vermişler gibi. Sevgilim şu an ciddi bir arşiv oluşturma çabası içerisinde, bu filmi de arşivimize eklemek niyetiyle almıştık; ancak pek şart değilmiş açıkçası.
Pazar sabahı çoookkk uyuduk!!! Cumartesi gecesi geç yatmıştık, onun etkisi var tabi; ama bu kadar da uyunmaz ki.. Kalkınca bir cesaret geldi bana ve kahve makinemizi çalıştırmaya niyetlendim. Daha önce bahsetmemiştim sanırım; annemler yılbaşında bize Fakir'in Cafe Passion kahve makinesini aldılar. Çok şık, güzel bir makine. Çekirdek öğütücüsü de var ve bu demek ki Starbucks'tan istediğimiz kahveden alabiliriz, evimizde yapabiliriz!!! Sorun şu ki, makinenin çok çok kötü bir kullanma kılavuzu var ve daha önce kahve makinesi kullanmamış birisinin anlaması imkansız. Örnek olarak kitabın en başında yazan yazı şöyle:
İlk Kullanım Öncesi makinenizin su tankını max. seviyesine kadar doldurun ve suyu kaynatın. Bu işlemi iki kere tekrarlayarak makinenizin içindeki tortuları temizleyin.
Ne kadar kolay görünen, açık bir işlem değil mi? Makine üzerinde öyle değil ama... Bir kere açma kapama tuşuna bastığımda betonu deliyormuşum gibi acayip bir ses çıkıyordu, makinenin orasını burasını kurcaladım, bu sefer sürekli bir alarm sesi ötmeye başladı. Kendimden umudu kesip makineyi kendi haline bırakmıştım ben de.. Pazar sabahı bir cesaret doldurdum suyunu, bastım düğmesine. Alarm çalmasının sebebi parçanın düzgün oturmamış olmasıymış, düzelttim. Beton delme sesi de öğütme bölümünden geliyormuş, işlemi iptal ettim, bir baktım ki su kaynamaya ve cam kasede birikmeye başladı. Sevincimi suyu ikinci kez kaynatarak kutladım ve artık kahve yapmaya hazırdım.
Lakin hava çok güzel olduğu için dışarı çıkma kararı aldık, Tunalı'ya gittik. Kıtır'da karnını doyurdu Sevgilim, ben de D&R'da yemek kitaplarına baktım. Anne babalarla özlem giderdikten sonra evimize döndük, Pazartesi hazırlıklarına giriştik.
Bu sabah ise ofise gelir gelmez dün trendyol'da gördüğüm TowelCake kampanyasına girdim, evimize misafir havluları aldım. İşte şunlaaaarrrr
Cumartesi günü ben ofisten arkadaşlarımla buluşacaktım. 2 aydır altın günü yapmaya başladık 5 kişi. Her ay birisinin evinde toplanıyoruz, çörekler, börekler yiyoruz çok ihtiyacımız varmış gibi :)) İş dışında güzel bir ortam oluyor işte. Bu Cumartesi de buluştuk, yedik içtik, akşam 5:30 gibi evlere dağıldık. Ben eve döner dönmez Sevgilimle tekrar çıktık dışarıya, Ankamall Electroworld'den ses sistemimizin küçük hoperlörleri için ayak almaya gittik. Ankamall'da kalmamış, kalktık Gordion'a gittik. Ayaklarımızı aldık, mamalarımızı yedik, saat 22:30'da evdeydik.
Cumartesi akşamı Tom Hanks'in Road to Perdition filmini izledik. Filmin konusu güzel, senaryosu yetersiz, sonu duygusaldı. Filmin içerisinde sonunu belli eden çok nokta vardı ve bana kalırsa o hatalar, o işi yapan birisinin yapmaması gereken hatalardı. Yani sanki sırf sonunu bağlamak için bazı şeylerin saçma kalmasına izin vermişler gibi. Sevgilim şu an ciddi bir arşiv oluşturma çabası içerisinde, bu filmi de arşivimize eklemek niyetiyle almıştık; ancak pek şart değilmiş açıkçası.
Pazar sabahı çoookkk uyuduk!!! Cumartesi gecesi geç yatmıştık, onun etkisi var tabi; ama bu kadar da uyunmaz ki.. Kalkınca bir cesaret geldi bana ve kahve makinemizi çalıştırmaya niyetlendim. Daha önce bahsetmemiştim sanırım; annemler yılbaşında bize Fakir'in Cafe Passion kahve makinesini aldılar. Çok şık, güzel bir makine. Çekirdek öğütücüsü de var ve bu demek ki Starbucks'tan istediğimiz kahveden alabiliriz, evimizde yapabiliriz!!! Sorun şu ki, makinenin çok çok kötü bir kullanma kılavuzu var ve daha önce kahve makinesi kullanmamış birisinin anlaması imkansız. Örnek olarak kitabın en başında yazan yazı şöyle:
İlk Kullanım Öncesi makinenizin su tankını max. seviyesine kadar doldurun ve suyu kaynatın. Bu işlemi iki kere tekrarlayarak makinenizin içindeki tortuları temizleyin.
Ne kadar kolay görünen, açık bir işlem değil mi? Makine üzerinde öyle değil ama... Bir kere açma kapama tuşuna bastığımda betonu deliyormuşum gibi acayip bir ses çıkıyordu, makinenin orasını burasını kurcaladım, bu sefer sürekli bir alarm sesi ötmeye başladı. Kendimden umudu kesip makineyi kendi haline bırakmıştım ben de.. Pazar sabahı bir cesaret doldurdum suyunu, bastım düğmesine. Alarm çalmasının sebebi parçanın düzgün oturmamış olmasıymış, düzelttim. Beton delme sesi de öğütme bölümünden geliyormuş, işlemi iptal ettim, bir baktım ki su kaynamaya ve cam kasede birikmeye başladı. Sevincimi suyu ikinci kez kaynatarak kutladım ve artık kahve yapmaya hazırdım.
Lakin hava çok güzel olduğu için dışarı çıkma kararı aldık, Tunalı'ya gittik. Kıtır'da karnını doyurdu Sevgilim, ben de D&R'da yemek kitaplarına baktım. Anne babalarla özlem giderdikten sonra evimize döndük, Pazartesi hazırlıklarına giriştik.
Bu sabah ise ofise gelir gelmez dün trendyol'da gördüğüm TowelCake kampanyasına girdim, evimize misafir havluları aldım. İşte şunlaaaarrrr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder