Bugünün bomba haberini duymuşsunuzdur; Sağlık Bakanlığı kliniklerden gebelik testi yaptıran kadınların sonuçlarını ve kimlik bilgilerini istiyor, sonuç olumlu ise babasına veya kocasına "mutlu haberi" mesaj ile bildiriyor.
İstenilen, planlanan hamileliklerde sonucun pozitif olduğunu duymak dünyadaki en güzel haberdir herhalde. Bir kadın için bundan daha özel bir duygu olabilir mi? Canında bir can daha taşıyorsun, hem de yarısı cana, yarısı canana ait yeni bir can. İçinde filizlenen yeni umutlar, hayaller.
Maalesef her hamilelik aynı heyecanın, mutluluğun yaşanmasına neden olmuyor. Kimi zaman hamilelik utanç oluyor, hata oluyor, namus oluyor, töre oluyor, ensest oluyor, tecavüz oluyor. Hamile olanın daha kendisi çocuk olduğu için veya ailenin geliri yetersiz kaldığı için yük oluyor, sonuçta sokağa atılan, camiye, karakola bırakılan bir beşik oluyor.
Sağlık Bakanlığı'nın başlattığı babaya/ eşe mesaj uygulaması güya annenin ve bebeğin sağlığının gözetimi için yapılıyor, aile hekimlerinin göreviymiş bu. Bu insanlar bir uygulama başlatırken hiç mi düşünmez sonuçlarının neler olabileceğini? Atılan mesaj bekar bir kızın babasına gitmiş. Kız gazetelere ulaşıp başına geleni anlatabildiğine göre ya bir şekilde babasının elinden kurtulmuş ya da modern, anlayışlı bir aileye sahipmiş. Aynı mesaj eğitimsiz, bağnaz bir babaya gitseydi veya "sağlık sorunları" olan bir kocaya gitseydi... Uzun zamandır, aylardır, karısının yanında olmayan bir kocaya gitseydi, çok var etrafımda iş nedeniyle aylar boyu ayrı şehirlerde hatta ayrı ülkelerde yaşayan çiftler, kan çıkmaz mıydı bu ailelerde? Bu mu istedikleri? Yeterince kadın ölmüyor mu?
Başta da söylediğim gibi, hamilelik çok güzel, özel bir duygu; fakat istemeyen için zaten yeterince ağır bir yük. İnsanların omuzlarındaki yükleri ağırlaştırmak neden? Ve güzel duyguların yaşanmasına izin vermemek? Kızı olan her baba telefonuna mesaj geldiğinde "Allah'ım Sağlık Bakanlığı olmasın" diye korkarak mı baksın?
Bir gün bu duyguyu yaşamayı çok istiyorum; kocama bu haberi boynuna sarılarak vermek istiyorum. Diğer aile büyüklerimize ise evimizde vereceğimiz bir yemekte söylemek istiyorum. Sağlık Bakanlığı'nın göndereceği soğuk bir mesaj ile öğrenilmesi değil hayalim. Hani kürtaj tartışmasında diyorlardı ya "bebeğin de hakları var" diye, hem annenin hem bebeğin hakkına en büyük saldırı bu işte.
Ayşe Arman bir gün köşesinde yazmıştı bu konuyu; fakat pek ses getirmemişti. Ciddiye alınmadı belki, yazı burada. Tek isteğim var şu hayatta, bir bebeğimin olması ve onu geleceğinden korkmadan, Kur'an dersi almazsa ileride iş bulamaz mı diye düşünmeden (artık çocukların dosyaları oluşturulacakmış seçtikleri dersler, okul dışı aktiviteleri, okudukları kitaplar kayıt altına alınacakmış ve üniversiteye, hatta işe girişlerinde etkili olacakmış bu dosya), ben gençliğimde mini etek giyerdim kızım başörtüsü mü takacak diye endişe etmeden büyütmek.
Hala olabilir mi bu ne dersiniz?
İstenilen, planlanan hamileliklerde sonucun pozitif olduğunu duymak dünyadaki en güzel haberdir herhalde. Bir kadın için bundan daha özel bir duygu olabilir mi? Canında bir can daha taşıyorsun, hem de yarısı cana, yarısı canana ait yeni bir can. İçinde filizlenen yeni umutlar, hayaller.
Maalesef her hamilelik aynı heyecanın, mutluluğun yaşanmasına neden olmuyor. Kimi zaman hamilelik utanç oluyor, hata oluyor, namus oluyor, töre oluyor, ensest oluyor, tecavüz oluyor. Hamile olanın daha kendisi çocuk olduğu için veya ailenin geliri yetersiz kaldığı için yük oluyor, sonuçta sokağa atılan, camiye, karakola bırakılan bir beşik oluyor.
Sağlık Bakanlığı'nın başlattığı babaya/ eşe mesaj uygulaması güya annenin ve bebeğin sağlığının gözetimi için yapılıyor, aile hekimlerinin göreviymiş bu. Bu insanlar bir uygulama başlatırken hiç mi düşünmez sonuçlarının neler olabileceğini? Atılan mesaj bekar bir kızın babasına gitmiş. Kız gazetelere ulaşıp başına geleni anlatabildiğine göre ya bir şekilde babasının elinden kurtulmuş ya da modern, anlayışlı bir aileye sahipmiş. Aynı mesaj eğitimsiz, bağnaz bir babaya gitseydi veya "sağlık sorunları" olan bir kocaya gitseydi... Uzun zamandır, aylardır, karısının yanında olmayan bir kocaya gitseydi, çok var etrafımda iş nedeniyle aylar boyu ayrı şehirlerde hatta ayrı ülkelerde yaşayan çiftler, kan çıkmaz mıydı bu ailelerde? Bu mu istedikleri? Yeterince kadın ölmüyor mu?
Başta da söylediğim gibi, hamilelik çok güzel, özel bir duygu; fakat istemeyen için zaten yeterince ağır bir yük. İnsanların omuzlarındaki yükleri ağırlaştırmak neden? Ve güzel duyguların yaşanmasına izin vermemek? Kızı olan her baba telefonuna mesaj geldiğinde "Allah'ım Sağlık Bakanlığı olmasın" diye korkarak mı baksın?
Bir gün bu duyguyu yaşamayı çok istiyorum; kocama bu haberi boynuna sarılarak vermek istiyorum. Diğer aile büyüklerimize ise evimizde vereceğimiz bir yemekte söylemek istiyorum. Sağlık Bakanlığı'nın göndereceği soğuk bir mesaj ile öğrenilmesi değil hayalim. Hani kürtaj tartışmasında diyorlardı ya "bebeğin de hakları var" diye, hem annenin hem bebeğin hakkına en büyük saldırı bu işte.
Ayşe Arman bir gün köşesinde yazmıştı bu konuyu; fakat pek ses getirmemişti. Ciddiye alınmadı belki, yazı burada. Tek isteğim var şu hayatta, bir bebeğimin olması ve onu geleceğinden korkmadan, Kur'an dersi almazsa ileride iş bulamaz mı diye düşünmeden (artık çocukların dosyaları oluşturulacakmış seçtikleri dersler, okul dışı aktiviteleri, okudukları kitaplar kayıt altına alınacakmış ve üniversiteye, hatta işe girişlerinde etkili olacakmış bu dosya), ben gençliğimde mini etek giyerdim kızım başörtüsü mü takacak diye endişe etmeden büyütmek.
Hala olabilir mi bu ne dersiniz?